3 Ağustos 2024 Cumartesi

Sev da (da ayrı)

Akıp giden tarih değil benim şimdi

Var olma arzusunun yok olma korkusuna karıştığı o yerde

İçimde adımı dünya durdukça yaşatacak bir şeyler yapma kurgusu

Beni dünyaya ilendiren ve kendime bilendiren işte bu

Ne me gerekti yoksa sözcüklerin burgusu


Beni köyümün yağmurlarında boğacak kadar su düşüyor şimdi toprağa

Ne iklim ne mevsim ne bu şehir ne bu ışıklar tanıdığım bildiğim

Ne de adı konmuş bir sevda

Hani ya, sen bana bir hikaye anlatacaktın sevdiğim? 

Bunca selgah, bunca su, bunca kuyu

Bunca hengame hangi fidanın cansuyu


Yine de bazı şeyler aynı eskisi gibi

Caddeler, sokaklar, binalar değişmiş ama 

Adınla yürüdüğüm duraklar aynı mesela

Su hala durgun akıyor ve görünmez kirinden nehrin dibi

Bir sırrı yedi kat elden gizler gibi

Ben de geçiyorum işte seninle benden

Duvarların çivilerde bıraktığı izler gibi


Dünya dedikleri altı üstü bir an, bir zaman, birkaç arşın... 

Üstü kalsın

Var olma korkusunun yok olma arzuna karıştığı bu yerde

Akıp giden nehir değil benim şimdi

Tarih kendine yansın. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.