.
Akıp giden tarih değil benim şimdi
Var olma arzusunun yok olma korkusuna karıştığı o yerde
İçimde adımı dünya durdukça yaşatacak bir şeyler yapma kurgusu
Beni dünyaya ilendiren ve kendime bilendiren işte bu
Ne me gerekti yoksa sözcüklerin burgusu
Beni köyümün yağmurlarında boğacak kadar su düşüyor şimdi toprağa
Ne iklim ne mevsim ne bu şehir ne bu ışıklar tanıdığım bildiğim
Ne de adı konmuş bir sevda
Hani ya, sen bana bir hikaye anlatacaktın sevdiğim?
Bunca selgah, bunca su, bunca kuyu
Bunca hengame hangi fidanın cansuyu
Yine de bazı şeyler aynı eskisi gibi
Caddeler, sokaklar, binalar değişmiş ama
Adınla yürüdüğüm duraklar aynı mesela
Su hala durgun akıyor ve görünmez kirinden nehrin dibi
Bir sırrı yedi kat elden gizler gibi
Ben de geçiyorum işte seninle benden
Duvarların çivilerde bıraktığı izler gibi
Dünya dedikleri altı üstü bir an, bir zaman, birkaç arşın...
Üstü kalsın
Var olma korkusunun yok olma arzuna karıştığı bu yerde
Akıp giden nehir değil benim şimdi
Tarih kendine yansın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.