Bazen
bir karartı bekliyor insan, gecesini aydınlatacak. Oturduğu çayevinde evi olsun
istediği kadını öyle bekliyordu adam. Çay gibiydi gece; hafif demli fakat
güzel. Bahar geliyor muydu gidiyor muydu bilinmez, hava nemli. Bir karartı
belirdi sokağın başında, bir kadındı sanki genç yaşında. Yorgun görünümlü,
tavrı gizemli… Dizleri titredi adamın, uçurumun ucundaki yüreği titredi. Çaya
uzandı eli, eli titredi. Dudaklarına gitti bardak, bardak titredi. Geldi oturdu
kadın adamın karşısına öyle duygusuz, öyle belirsiz, selamsız ve bir hayli
soğuk. Hava titredi.
Söylemeyegörsün
biri, birine sevdiğini; gökyüzünün rengi değişiyor. Acımayan yerlerinden
tutunmak istiyor insan acılara. Tutunamıyor. Kadın karşısında bekliyor adamın,
kadın bir an evvel konuşsa da gitsem; adam sonsuza dek sussam da kalsa
havasında. Çay bardağına uzanıyor eli kadının, bir bardak bitimi kadar vakti
var adamın. Tanrım ne güzel çay içiyordu kadın, deniz bile hayran kalmıştı ki
durulmuştu dalgaları. Sabırsızlığı artınca kadının, adamı beklemeden lafa
girdi: “Çağırdın geldim, dinleyip gideceğim.” dedi. Ne desindi ki adam buna
cevaben, seni seviyorum dese neyi değiştirebilirdi? Zaten can verir gibi
bakıyordu karşısındakine, aydınlanmıştı da işte gecesi ancak erken kararacak
gibiydi. Yıldızlara kaldırdı başını ‘acaba şunlar senin kadar aydınlatmıyor
beni mi desem’ diye düşünse de vazgeçti. Denize baktı ‘şu serinlik, şu su sesi
senin kadar serinletmiyor içimi mi desem’ diye düşündü, vazgeçti. Kadın çayını
bitirmişti, kalkmaya yeltendi. Adam dokundu kadının eline “Bekle,” dedi,
çıkardı cebinden üç beş bozukluk çayların parasını bıraktı masaya.
Ölmeden evvel son arzusuymuş gibi bir mahkûmun
baktı kadının gözlerine, ciğerlerini Sait Faik’in sözleriyle doldurdu, kalktı
yerinden ve kuzeydeki evine yönelmeden evvel: “Sevmek, birini sevmekle başlar
her şey. Burada her şey birini sevmekle bitiyor.” diyebildi ve yürüdü güneye
doğru.
Yunus Emre KARADAĞ
Haziran 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.